Bilindiği üzere Ülkemizde soyadı kanunu çıkmadan önce kişiler; isimleri ile birlikte baba adlarıyla anılmaktaydı. Tapu kayıtları oluşturulurken soyadları tespit edilemeyen kişilerin tapuda sadece ismi ve baba adı yazıldığı görülmektedir.  Günümüzde tapu müdürlüklerinde; şahısların ad ve soyadı ile birlikte tüm kimlik bilgilerinin hatta TC Kimlik Numaralarının dahi kayda alındığını bilmekteyiz.

Tapu kayıtlarında halen soyadının hiç yazılmadığını, isim, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin hatalı yada eksik yazıldığını görmekteyiz. Taşınmazların kadastro tespiti yada tapuya tescili sırasında şahısların bilgilerinin eksik veya hatalı işlenmesi tapu kaydının düzeltilmesini gerektirecektir. Tapu kaydına soyadı tashihi (eklenmesi) davası bu tür bir dava olup, böyle davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken taşınmaz malikinin değişmemesi gerekmektedir.

İsim düzeltme davaları, çekişmesiz yargı usulüne göre sulh hukuk mahkemesinde, taşınmazın aynına ilişkin olduğundan taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılması gerekmektedir. Böyle bir davayı tapu maliki veya mirasçıları açabilir. Bunların yanında başkaca; elbirliği mülkiyette ortaklardan herhangi biri de tek başına isim düzeltme isteyebilir.

Tapu Sicil Tüzüğü gereğince isim düzeltme davası açılmadan önce Tapu Sicil Müdürlüğüne düzeltme istemli başvuru yapma zorunluluğu bulunmaktaydı. Anayasa Mahkemesi verdiği karar ile, Tapu Sicil Müdürlüğüne başvuru zorunluluğunu “Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği” gerekçesiyle kaldırmıştır. Böylece ilgililer isim düzeltme davalarını doğrudan doğruya mahkemeye başvurarak açabileceklerdir.

Tapu Sicil Müdürlüğünün davalı olacağı isim düzeltme davalarında mahkemeler; yapacağı yargılamalarda son derece dikkatli olmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğunu hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit etmelidir. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, 2006/3737 Esas ve 2006/5400 Karar sayılı kararında, yargılamayı yapan mahkemelerin tespit yaparken izleyeceği yöntemi şu şekilde belirlemiştir:

1- Düzeltilecek tapu kaydı tüm dayanakları ile birlikte getirtilmelidir.

2- Nüfus Müdürlüğünden, kayıtta geçen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişinin kaydının bulunup bulunmadığı sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişinin nüfus kaydı, tapu ve dayanakları ile bağlantı oluşturacak şekilde incelenmeli, gerekirse kök kayıtlar da istenmelidir.

3- Cumhuriyet Savcılığı aracılığıyla, taşınmazın bulunduğu mahalde kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.

4- İstem konusunda tanık dinlenmelidir.

5- Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin kanaat oluşmamış ise, tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri de taşınmaz başında dinlenerek keşif yapılmalıdır.

Açıklanan bu hususlar çerçevesinde inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir.

Tapu kaydında soyadı yazılmamış muris, soyadı kanununun çıkarıldığı Ocak 1935 tarihinden önce vefat etmiş ise; böyle bir durumda soyadının eklenerek tapu kaydının düzeltilmesi söz konusu olmayacaktır. Çünkü murisin, soyadı kanunundan önce ölmüş olması nedeniyle, resmi soyadı bulunmamakta olup, olmayan bir soyadının tapuya yazılması da mümkün değildir. Bununla birlikte tapu kaydının düzeltilmesi davasında murisin soyadının nüfus kayıtlarında olmaması halinde tapuda düzeltme değil tespit kararı verilmelidir.Bu konularla ilgili Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin iki ayrı kararı şu şekildedir:

– 2000/6829 Esas ve 2000/6614 Karar sayılı ilamın son kısmı:

“KARAR : Dava, tapuda isim tashihi isteğine ilişkindir. Davacılar, tapuda “Tavşan Mehmet Molla Hüseyin” olarak yazılı bulunan şahsın murisleri “Mehmet oğlu Hüseyin G.” olduğunun tespiti ile bu şekilde düzeltme yapılmasını istemişler davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekili hükmü temyize getirmiştir.

Dosya içindeki nüfus kayıtlarına göre muris Hüseyin 25.11.1930 tarihinde vefat etmiştir. Muris, Soyadı Kanununun yürürlüğe girmesinden önce vefat ettiğine göre adı geçen kişinin resmi soyadı bulunmaması nedeniyle ölmeden önceki olmayan soyadının tapuda soyadı hanesine işlenmesine karar verilmesi doğru değildir. Bu durumda tapuda malik görünen kişinin davacıların murisi “Mehmet ve Ayşe oğlu, 1283 doğumlu Hüseyin” olduğunun tespiti ile yetinmek gerekirken soyadı ilavesi suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi yerinde olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz itizarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 26.10.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”

– 2012/12127 Esas ve 2012/13141 Karar sayılı ilamın son kısmı:

Somut olayda, davacı murisine ait taşınmazların tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin nüfus kaydı ile uyumlu hale getirilmesini istemiştir. Kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istenen “İsmail oğlu A. A.”ın nüfus müdürlüğünden getirtilen nüfus kaydından soyadının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Tapu kaydında kimlik bilgilerinin düzeltilmesi davalarında amaç, tapu maliklerinin kimlik bilgilerinin nüfus kayıtlarına uygun hale getirilmesidir. Malik “İsmail oğlu A. A.” nüfus sicilinde soyadı mevcut olmadığından tapu kaydındaki kimlik bilgilerinde soyadının düzeltilmesi istenemeyeceği açıktır. Ancak, idari yönden tapuda intikal yaptırılmadığından zorunlu olarak açılan bu tür davalarda “çoğun içerisinde az da vardır” kuralı gereğince dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen “İsmail oğlu A. A.” ile davacının murisi “İsmail oğlu Ali”nin aynı kişi olduğuna dair bir tespit hükmü kurulması gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.

Kabule göre; tapu kayıt maliki davacının murisi “Ali”nin baba adı “İsmail” olduğu halde hüküm sonucunda “İsmail” yazılması da yerinde değildir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün ( BOZULMASINA ), 09.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”

İsim düzeltme davalarında, düzeltilen isim ile birlikte mülkiyetin el değiştirmesine yol açılmaması bakımından hareket edecek olan görevli mahkemeler; nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve diğer yukarıda sayılan tüm hususları dikkatlice incelemeye alarak sonuca gitmeleri gerekmektedir. Tespitte yapılacak hata sadece tapu kaydının düzeltilmesi ile sonuçlanmayacak, mülkiyet hakkının bir başka kişiye veya kişilere geçmesine sebebiyet verebilecektir. Diğer dava türlerinde olduğu gibi isim düzeltme davalarında da mağduriyetin sonlanması için hızlı ve etkin yargılama yapılmalı ancak sonucunda doğru verilecek karar ile adaletin tesisi sağlanmalıdır.

Av. İbrahim Ordu

 

 

 

Bir yanıt yazın