Muris Muvazaası, miras bırakanın mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için, gerçek amacını gizleyerek tapulu taşınmazını satış suretiyle ya da ölünceye kadar bakma sözleşmesi yaparak devretmesi anlamına gelmektedir. Böyle bir devir işlemi tarafların gerçek iradelerine uymadığından, hakları çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak tapu devrinin iptalini isteyebilirler.

Muris muvazaasında öncelikle dikkat edilecek husus; tarafların devir işlemini mirasçıları aldatmak amacıyla yapmaları gerektiğidir. Böyle bir amaç olmadan yapılan şekil şartlarına uygun; tapu satış, bağışlama ve bakım sözleşmesine dayalı tapu devir işlemleri geçerliliğini koruyacak, mirasçıların açtığı tapu iptal davaları da redde uğrayacaktır.

Muris muvazaası davasında zamanaşımı olmadığı gibi böyle davalar hak düşürücü süreye de tabi değildir. Saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı ihlal edilen tüm mirasçılar muris muvazaası davası açabilirler.

Muris muvazaası davasında yargılamayı yapan mahkemenin; her olayı kendi özelliklerine göre değerlendirmesi, delilleri eksiksiz toplaması, doğru ve dikkatli yargılama yapması  gerekmektedir. Çünkü görünürde yasal bir işlem yapılmış olduğundan muvazaanın varlığını ispat etmek her zaman kolay olmayabilir.

Yargıtay içtihatlarına göre muris muvazaası davasında araştırılması gereken ve karara etki edecek hususlar özetle şunlardır:

* Görünüşte bir sözleşme ve ayrıca muvazaa sözleşmesi yapılmalıdır. Muvazaa sözleşmesi sözlü veya yazılı olabilir.

* Tarafların mirasçıları aldatma amacı olmalıdır. Sözleşmeyi yapan tarafların muvazaa amaçları yoksa, diğer bir anlatımla mirasçıları aldatma amacı gütmemişlerse yaptıkları tapu işlemi geçerliliğini koruyacaktır.

* Yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, taraflar arasındaki beşeri ilişkiler ve olayların olağan akışı dikkate alınmalıdır. Yargılamaya konu olacak sözleşmenin yapıldığı bölgede aile arasındaki ilişkiler, gelenek ve görenekler, toplumsal eğilimleri; yapılan işlemin hayatın olağan akışına göre yapılıp yapılmadığı, muvazaalı bir işlem olup olmadığı konusunda kanaat getirmekte yardımcı olacaktır.

* Tarafların mali durumu araştırılmalıdır. Davalı tarafın alış gücünün olup olmadığı araştırılmalıdır. Görünüşteki sözleşmede alan ve satan taraf olacağından, satıcının malı satmasını gerektirecek bir mali durumunun tespiti, alıcının da malı alabilecek mali gücünün olup olmadığının tespiti gerekecektir. Muvazaanın ispatı, diğer delillerle birlikte, mali durum araştırmasıyla daha açık ortaya koyulabilir. Malın bedelinin mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet veya bir emek olabileceği Yargıtay uygulamalarında benimsenmektedir.

* Miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Miras bırakanın mali durumu araştırılırken, miras bırakanın mal devri veya sözleşme yapacak bir nedeninin olması hususu önem arz etmektedir. Özellikle belirli bir yaşa gelmiş kişilerin, mirasçılarını mirastan mahrum edecek şekilde hareket ederek, mali sıkıntı içerisinde de değilse, hiç bir sebep yok iken, elinde bulundurduğu malı devretmesi beklenemez.

* Satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark gözetilmelidir.

Bütün bu hususların detaylıca araştırılıp tahlil edilmesi, miras bırakanın asıl iradesinin duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılması gerekmektedir.

Av. İbrahim Ordu

 

Bir yanıt yazın